Bir Cinayet Olay Yerinde Çözülür

15 Temmuz 2016 gecesi yaşanan olaylara ilişkin görülen davada yargılanan Astsubay İrfan Altuntaş, yaptığı savunmada birçok çelişki ve eksikliği gündeme getirerek masumiyetini dile getirmiş, olay günü hayatını kaybeden ve yaralanan kişiler üzerindeki mermiler ile personel üzerindeki mühimmat arasında ciddi tutarsızlıklar bulunduğunu vurgulamıştır.
İncelenmeyen Mermi ve Tutarsız Balistik Raporları
Astsubay İrfan Altuntaş, maktul Ömer Takdemir’in vücudundan çıkarılan 5 adet mermi parçasından yalnızca 4’ünün incelendiğini, 5. parçaya dair herhangi bir bilirkişi çalışması yapılmadığını ifade etmiştir. Ayrıca bu mermilerden birinin 9 mm çapında çelik çekirdekli zırh delici olduğunun kayıtlara geçtiğini, ancak TSK envanterinde bu tür bir mühimmatın bulunmadığını dile getirmiştir.
Maktul Samet Cantürk’ün otopsi raporunda çıkarılan merminin çapının 0,8 cm olarak geçtiğini, ancak Ankara Balistik raporunda bu çekirdeğin 5,56 mm olarak değerlendirildiğini belirtmiştir.
Patlama ve Şarapnel İddiaları
Astsubay İrfan Altuntaş, maktul Ümit Güder’in mermiyle değil, bölgede meydana gelen patlama sonucu vücuduna isabet eden metal parçaları nedeniyle yaşamını yitirdiğini, buna rağmen bu parçaların kriminal laboratuvarca incelenmediğini aktarmıştır.
Ayrıca Ali Anar’ın üzerinden çıkan parçalanmış hücum yeleği ve eldivenlerin de incelenmediğini söylemiştir. Ayrıca sivil bir vatandaşın üzerinde neden hücum yeleği bulunduğunun hayatın olağan akışına aykırı olduğunu belirtmiştir.
"SAT Personeli 5,56 mm Dışında Başka Mühimmata Sahip Değildi"
Savunmada, 15 Temmuz gecesi SAT personelinin sadece 5,56 mm çaplı mühimmata sahip oldugu ifade edilmiştir. Manevra mermisi, izli mermi veya çelik çekirdekli mühimmat kullanılmadığı; ancak yaralı ve şehitler üzerinden şarapnel parçaları, misket bombası, saçma (av tüfeği mermisi) ve plastik mermi çıktığı belirtilmiştir. Bu hususların hastane raporlarıyla da kayıt altına alındığı dile getirilmiştir.
Polis Şehitlerine Ait Çelişkiler
Astsubay İrfan Altuntaş, şehit polisler üzerinde yapılan incelemelerde de tutarsızlıklar bulunduğunu ifade etmiş;
Şehit Halil Hamuryen’in vücudundan çıkan merminin yiv-set izleri taşımasına rağmen hangi silahtan çıktığının tespit edilmediğini, normalde mermide yiv-set izleri varsa bunun hangi silahtan çıktığının belirlenebileceğini,
Şehit Cennet Yiğit’in ölüm belgesinde ölüm tarihinin olaydan bir gün önce, 15 Temmuz 2016 saat 11.00 olarak yazıldığını,
Şehit Mustafa Aslan’ın üzerinden hem metal hem plastik cisimler çıkarıldığını,
Şehit Birol Yavuz’un üzerinden çıkan boş kovanlara dair hiçbir eşleştirme yapılmadığını aktarmıştır.
Ayrıca bazı polislerin üzerindeki yaraların mermi izi ile şarapnel izi arasında ayrım yapılmadan raporlandığını, bunun da olayın aydınlatılmasını zorlaştırdığını söylemiştir.
Yine yaralanan kişilerden Fatih Uzar, Ali Aydınlar, Emre Aydoğdu ve Bekir Palaybey’in üzerinden de av tüfeği mermisi yani saçma çıktığını beyan etmiştir.
Bir adet boş kovanın GFL (İtalyan fişek firması) markalı, bir diğerinin ise FNB (Finli fişek firması) markalı olduğunu; kendilerinin olay günü sadece yeni kutulardan mermiler aldıklarını, bu şekilde tek tük yabancı kovanların bulunmasına anlam veremediklerini belirtmiştir.
"Olay Yeri İncelemesi Geciktirildi"
Olay yeri incelemesinin zamanında yapılmadığını da dile getirmiştir. 29 Temmuz’da yapılan talebe rağmen incelemenin 5 Ağustos 2016’da gerçekleştirildiğini, bu nedenle delillerin güvenilirliğini kaybettiğini ifade etmiştir.
"Cinayet Olay Yerinde Çözülür"
Savunmada, “Bir cinayet olay yerinde çözülür. Eğer olay yeri incelemesini zamanında, etkin ve doğru yapmazsanız, ele geçirdiğiniz deliller hiçbir değer ifade etmez” sözleriyle sürece ilişkin değerlendirmede bulunulmuştur.
Astsubay İrfan Altuntaş, tüm bu eksiklikler ve çelişkiler nedeniyle olayda kendisinin sorumluluğu olmadığını, kullanılan mühimmatın ve elde edilen delillerin TSK envanteriyle uyuşmadığını belirterek masumiyetini ifade etmiştir. Ancak buna rağmen araştırılmasını istediği hususlar dikkate alınmadan birden çok kez müebbet hapis cezasına çarptırılmış ve kendisi gibi haksız yere özgürlüğünden alıkonulan yüzlerce silah arkadaşıyla birlikte yıllardır hapiste tutulmaktadır.
Serdar Türkoğlu